Perşembe, Temmuz 31

doladoladoladoladola

ahmd doladoladoladoladoladola diye dolaşıyordu evde. hiç haberin yok senin de dedi yeni hit parçalardan. hangi acayip şarkıcınındır kimbilir derken... ferhat göçer'inmiş..
arabada hem de ben kullanırken son ses açtı ahmd efendi. gören kılabırız sanacak. bi yandan el çırpmalar falan. gülsem mi atsam mı arabadan kendimi bilemedim. ama şarkı güzel hakketen. arabada giderken son ses dinleyin kılabır gibi gezin ortalıkta. süper oluyor. gören sanacak dedim ama. bebek kesin sanacak. artık oynaya oynaya geleceğini düşünüyorum kucağıma :)

üzerimde baskı var. blogu şifreli yapmak adına. şifreli değil de paralı yapsak ne güzel olurdu aslında :) en çok girenlerden mesela en çok eslem'den geliniyor bana. o bana daha çok para vermeli. sonrada mandalin sanırım. hadi pamuk eller cebe :)
(benden duymuş olmayın ama.. eslemde para kalmamış. muza yatırmış hepsini:p)

Pazar, Temmuz 27



süper olmuş değil mi? eskimiş olan bir tane bulunursa bunları yapıp taksak ne süper olur. flickrda birinde görmüştüm bunu zamanında. çok hoşuma gitti. bunun yelkenli si olsa mesela ne güzel olur. ya da bu da güzel. aynı böle arabalı toplu taşıma araçlı da bi bordür buldun mu.. al sana işte... (sabahnuuur bence bu tam senliiik. çiçeklisi de yapılır ne de güzel olur :))

cts misafirim var ama çok rahatım nedense. kafamda yapacağım herşey ama icraat henuz yok. zaten çok kalabalık derken azala azala azaldık iyicene. öle olunca da hevesim gitti sanırım. aman neyse.. kalan sağlar bizimdir. inşlh güzel geçer.
aslında herşeyi yapmak istiyorum da çok erken diye el atamıyorum. artık yarın yavaştan başlarım inşlh. mesela kek yapmak istiyorum. geçenlerde yaptım bi tane. napıcaz koca keki dedik ama komşuya götürdüm bitmiş oldu. halbuki fotoğrafını çekecektim. süper olmuştu gerçekten. bi dahaki yapışıma inşlh çekeyim de ekliyim.

üst katta balkonda oturuken geçen bi leylek öyle bi geçti ki önümüzden. süzüle süzüle öyle güzeldi ki. dolaştı durdu önümüzde. dedim ki dünya turuna çıkıyoruz ahmd oleyy :) aslında yok öle bişi tabi. sadece çanakkaleye haftaya..

geçenlerde bi toplulukta biri dedi ki; "bebek annenin yedikleriyle değil, hissettikleriyle beslenir."
sevdim bu sözü. hakkaten eskisi gibi artık 2 kişilik yemek vb. şeyler yok. artı zaten bebek kendine ihtiyacı olanı alıyor değil mi? abartmaya gerek yok. tabii ki bi bakımdan da yediklerimizle de beslense de önemli olan hakkaten hissettiklerimiz gibi geliyor. en çok da beni düşündüren şu; hani 2 tane çocuğu vardır birinin. ama biri çook farklıdır biri çoook farklı. bunlardaki farklılıklar nedendir? aynı anne ve babanın yanında büyüyorlar halbuki değil mi? işte burda geliyoruz konuya. bence hamillelikte geçirilenler etkiliyor çocukları. belki bi film bile etkiliyor olabilir. tvnin zaten o kadar büyük bi etkisi varmış ki. Allahtan yaz mevsimi. buralarda tv hiiç açılmıyor. çok şükür. eve bi ara gittiğimizde şaşırdık bile. tv gereksiz bi olay. zaten eve gidince oda düzenlemelri sonucunda oturma odasına bilgisayar gelecek böyleliklee tv byebyeee...
işte ne diyordum izlenenler,hissedilenler.. hepsi bebekleri etkilemekte. zaten ilk başlar o kadar önemli ki. her dediğine dikkat etmeli insan. bi insan yetişecek. çok önemli olaylar bunlar. Allah yardımcımız olsun... moraller bozulmasın..
ama bozulmuyor mu? bozuluyor. napalım ki... boşverelim gitsin. şu dünya da hiç ama hiçbirşey takmaya değmez. neler neler taktık kafamıza,üzüldük kimbilir.şimdi umrumzda mı acaba? boşverelim.. ve çok şükür unutuyoruz diyelim. unutmasak halimiz nicedir...
5 ay oldu da sanki yıllar geçti. yarıladık yolu ama gene de insan bekleyemiyor işte. çok merak ediyor. tipini,sesini,ağlamasını bile. ne kadar ilginç birşey ya. önceden de biliyosun sonuçta. hamilelik nedir ne değildir falan. ama içinde 2 tane kalp olduğunu düşünmek bile o kadr garip ki. Allahın nasıl bir mucizesidir ki. hiç bir çaba sarfetmeden neler oluyor neler halbuki. her bi okuduğumda haftamı şaşırıyordum. kemikleri gelişti. böbrekleri gelişti vs. nasıl oluyor hiç farkında bile değiliz ki. Allah bozmasın ne dyim.
ama tabii ki farkında olmasak ta neler olup bittiğinin farklılaşıyoruz. anneme zamanında doktoru demiş ki aklına gelen ne varsa sende ki herşeyin değişir. kolay bi iş değil demiş. hakkaten kendime baktığımda görüyorum hiisediyorum farklılıkları. yüzüm bile değişti. kilo almak falan dışında tabii ki. hamilelik maskesi denen birşey ortaya çıkmış. izler mizler. sonra gidermiş. ama sanırım 5. aya gireli azaldı. ilk çok çirkinleşmiştim sanırım. sonra ellerim. her sabah uyuşuyor. tlfnun alarmını bile kapatamıyorum.sonra düzeliyor ama korkuyorum. ayaklarım desen... ama olsun.. oturuken salıncakta birilerini hissettim. yeni yemek yemiştim. teşekkür etti sanıyorum :) canım.. ben de seni :)



geçen izlediğimiz filmler güzeldi fakat son 2 gündür hiiç mutlu değiliz film konusunda. ilk önce hem pis,hem kötü hem de iğrenç bi film izledik. daha doğrusu çoğu anında ben bakmadım. kadavrları parçalıyorlar falan. ıy... fotosunu bulmam bile hıh...


sonra dün de komşuya götürdük filmlerimizi. onlarda oscarlarına aldanarak no country for old men'i seçtiler. dewdik halbuki oscarlık film izlenmez diye ama.. sonuç iğrençti. tamam bazen heyecanlandık falan ama. sonunda ölece bakakalık ekrana. ne alaka. ee sonra falan dewdik durduk. gereksiz bi bitişti. filmde hiiçç bi iş yapmayan yani kimseye yararı ya da zararı dokunmayan bi şerif vardı sinir oldum.aralarda çıkıp çıkıp konuşuyo o kadar. sanrım bi anafikri vardı ve oscarı öylece aldı ama biz anlayamadık :)

sonuç izlemeye gerek yok...




ama bi diziye başladık ahmetle. ım.. the triangle. 4 bölümlük birşey. onu baya sevdik. hatta merak ediyoruz akşam bitiririz muhtemelen. bermuda şeytan üçgeninde kaybolanlar araştırılıyor falan. ilginç olaylar. ufaktan bi lost andırıyor ama o kadar da değil tabi :)


Çarşamba, Temmuz 23


Burda yapacak birşey olmuyor akşamları. hani çıkalım da bi yere gezmeye gidelim diye bi durum sözkonusu değil. bi cafeterya var gidip çay içmek mümkün o kadar :) e durum böyle olunca açık hava da film izlemek keyfi dayanılmaz oluyor değil mi? hele de komşu evde koca ekran yapıp balkonda izliyorlar cümbürcemaat çok daha zevkli. biz laptopla da olsa gayet keyif alarak izliyoruz film. gerçi salıncakta izlerken sonuna doğru uyumak en güzel şey oluyor ama anca uzun filmlede. ki mesela; harry potter zümrüdüanka yoldaşlığını izledik geçenlerde. bitiremedik. ertesi gün bitirdik anca. hatta nerde kaldığımız bile hatırlayamamıştık. uyumuşuz :)





sonra kalan yarısını izlerdikten sonra ben bi film seçtim.. flawless.. bi elmas şirketinde üst düzey yöneticilerinden biri ile bi hademe tüm elmasları çalıyorlar şaşırtıcı bi biçimde. çalmalarının ve yakalanmalarının hikayesi. ilginç bi konu. izlenebilir.



bunları izlemek güzel de.. en kötüsü sanırım yanında yenen şeyler. kuruyemiş yemek istemiyorum artık. meyva yiyelim meyva.



sonra bide.. next diye bi film izledik. afişini görünce hiç te farklı bi film değil sanılıyor. ki sanki savaş sahnesi var gibi patlama falan. fakat çok güzeldi. nicolas cage 2 dk sonrasını görüp sonra aynı şeyi yaşıyor. tabii ki gördüğü için hiç birzaman aynı şeyler olmuyor. kız tavlaması bile çok komik mesela. milyonlarca kez kızın yanına farklı sebeplerle geliyor işe yaramadığını görüp başka birşey deniyor. fbi ajanları da peşinde dünyayı kurtarması için. bi bombayı bulmasını istiyorlar. ilginç durumlar. baya uzun yaşanıyor herşey. artık düşmanlar ölüyor falna filan. bi bakıyoruz ki bi yanlışlık var diyor ve bomm... ve bi bakıyorz ki... o sevdiği kız layken çok daha ilersini görebiliyormuş ve izlediklerimizin hepsini o görmüş. filmin en başına gidiyorz böylelikle. gıcık bi durum ama. tatlıya bağlandığını düşünemkten başka çare yok :p
ne çok izlemişim yahu. aslında indirmek istiyorum kendim ama bilmiyorum ki.
bu arada... en canalıcı haber bunlar değil tabi. uzun zaman oldu 5, aya girmek üzereyiz. e güzel bi duygu. ama nasıl başedeceğimi düşünüp duruyorum, erkek annesi olmak zor gibi geliyor fakat... ay canım benim...

Perşembe, Temmuz 17



burda ki olaya bayıldım. isim yazaları görmüştüm ama bu kadar tatlısını ilk defa görüyorum. görünen kısmı ile bile (yatak,perde ve isim) çok çok beğendim. keşke...

bu da erkek bebeğe göre. maşallah maşallh..

Pazartesi, Temmuz 14

kaaaç zamandır martha stewart'ın programını izlemek istiyordum. evdeyken bi kaç kere ınternetten bi kaç tarif izliyim dedim. anlar gibi oldum hep ama pek hızlı konuşuyorlardı kaçırınca da insan sıkılıyor malum. sonra e2 kanalını ınternetten izlemek için de çabaladım bi türlü başaramadım. şimdilerde buralarda e2 kalanı varken bi kısmet olup açamamıştım kaç zamandır tvyi. yazlıkta pek tv açılmıyor ya ondan sanırım. neyse.. saatlerine bi bakayım dedim muhtemelen sabah olduğunu düşünüyordum. meğer hem 9 da hem 1 de hem de 5 te varmış. pek sevindim ve dün 9 da ki bölümünde tvyi açabildim. bilmiyorum normal programda bu kadar kısa mı sürüyor ama. 1 saatcik sürdü koca marthanın programı. ama güzeldi tabi. derya baykal için de onun gibi diyorlar ama. derya'dan bin kat profesyonel bi duruşu vardı. onun gibi heyecan içerisinde değildi. gene samimi fakat çok sakin yaptığındn emin. ne diyim maşallah. ne öğrendin derseniz? bu programı izlemek için orda yaşamam gerektiğini. tabii ki değişik bakış açılarını görmek güzel. farklı fikirlerle insan gelişir. ama elindeki malzemelri bulmak çok zor. baya bi araştırmak lazım ya da. acaba diyorum hobi dükkanlarında falan varmıdır? ben mi bilmiyorumdur. umarım ben bilmiyorumdur. yoksa diyorum açsak mı bi dükkan:p

Perşembe, Temmuz 10


sincapları izledik geçen gün. komik bi filmdi. yani tamamen olanaksız çizgi film gibiydi. yani sincapların konuşması oakdar da garipsenmiyor falan. şarkı söyleyip zıplayıp duruyorlar. olanaksızlıklara gülüyor insan en çok. ama tabii benim haberim yoktu bunlardan. ahmd ufakken çizgifilmini izlediğni çok sevdiğini söyledi. ama ben hiç görmemiştim. o benden yaşlı ondan herhalde(1yaş). neyse güzel bi filmdi.
bugünlerde öyle vurdulu kırdılı, savaş,korku falan izlememem gerekiyor. hep mutlu sakin olmalıyım. böle gülücükler saçmalıyım etrafıma. fkat...
geçenlerde farkettim bi fotoğraf çekilirken. gülemedim eskisi gibi. ama bunun kendimle alakası yok. fotoğraf çekilmemişim uzun zamandır sanki. garipsedim ama gene de güldüm :)

naber google??

taaa 2005 yılından beri blog yazıyorum, ve görüyorum ki hala değişmedi insanlar. ya da bu olay yeni bilgisayar alıp ilk defa ınternete girmiş insanlarda gözükmekte. ama düşünüyorum ben yaptım mı diye?? hiç hatırlamıyorum. zaten ilk başta google falan hak getire. şimdilerde insanlar sırf googlea yazarak ulaşıyorlar sitelere. hatta oraya direk adresi yazıyorlar. ben de gerçi bişi hatırlıyorum. taa ilk başlarda nerden öğrendiysem kimse bana normal şimdi adres yazdığımız yere adres yazdıramazdı. illa dosya dan aç ve sonra adres yazıp gelecek sayfa. nerden öğrendim bilmiyorum hep öyle yapardım. neyse.. asıl konumuz google'da arama yapanlar. şidmi birkaç örnek;
aklımı karıştırıyorsun ile ilgili mevlana
aşık oğlan hulo
bize misafir gelince birşeyler yapmak istiyorum
dinlediğim şarkının gözükmesi için ne yapmalıyım
en büyük yılan hangisiyse resmini aç
koly poğaça aldığı kadar un yazmayan
orlando bloom un msn adresi ( kim bulmuş ki yahu) :p
saçı tost yapmak ne demek
seda sayanın şimdi oturdu kendi evi
üsküdardan capitole hangi otobüsler var?
üsküdardan kız kulesine gidiş..
hem ayıp hem de güzel film

ya işte.. insanlar google'a belki de yanlızlıktan arkdaş bir dost muamelesi yapıyorlar. bize misaifr gelince bişiler yapmak istiyorum ne yapsam google? sonra aç bakayım ortaya bi büyük yılan resmi,bide orlando bloomun adresini verdin mi bana.süpersin google. ve gün gelir. kan kardeşi olalım mı google? yapmayalım böyle şeyler arkadaşlar.

sadece 2 gün evde yoktuk. bişi olmaz sandık. alsak mı yanımıza dedi ahmd. yok dedim nolacakki...
ve dönüş...
yemlerinden attığımzda yüzen mi koşan mı anlaşılmayan bir kurbağa. ve ters dönmüş arkadaşını bile görememekte.. :( kaplum yaşıyor. fakat bağa... o şimdi çoook uzaklarda... bizim bahçede...
tabii ben alamadım. ahmdi bekledim cenaze töreni için. mübarek günde oldu tüm olanlar. bir cuma günüydü. hayr olsun...
üzülüyor insan. ölmesine değil de. bakamamış olmaya. bi daha hayvan mı? anca kedi köpek :)
zaten abim çocuklarına birer tane alman kurdu almış. büyümeden görmek istiyorum. aradım büyümeye başladılar bile dediler. çok merk ediyorum. ne tatlıdrılar kim bilir.
hayvan beslemek güzel birşey de. sevilecek hayvan lazım bana. kaplumlar bile azcık seviliyorlardı. hele bi balılla aynı evde asla yaşayamam. ablamın vardı eskiden. tv izlerken o orda dolanıp duruyor ya insan gezdirmeye mi çıksak canı sıkıldı bunun gibi düşüncelere kapılıyor. eline alıp bi sevmeye kalksan o da mümkün değili. zor zanaaat ne derseniz diyin. en güzeli tülü şeyler. aslında ben kaplum yerine hemstır bile alırdım da etraftan ıy fare diye tepki alınca olmadı. ama birgün niyetliyim kedi olmazsa ki çünkü nankör falna ya. köpek mutlaka alıcam. zaten geçmiş yıllarda bizim köpeklerimiz olmuştu. bi bozi vardıkangal köpeği. tatlı bişiydi ama ben fazla küçüktüm anlamadan gitti. sonra raki ki raky mi acaba neyse o vardı ki çok tatlıydı. kurttu.hep oyun istiyordu. ben de gezdirebiliyordum. fakat kokusu üzerimde olacakki mahallaedi köpekler özlelile cesur mu ne vardı. 2 kere kovalamıştı beni. birinde bisikletteydim birinde de gezdireni bile yerde sürüklemişti benim içn. çok fena işler bunlar Allah korusun. ama sevmek lazım hayvanları. sevmedin mi hakkaten çocukları da etkileyip korkmalarını sağlıyorsun haberin yok..
hep uykum geliyor burda. ılık ılık bi esinti var. kuş sesleri ve yaprak hışırtıları çok ii geliyor, uykuma uyku katıyor. hele bi de salıncakta yazarken bunları.. ben uyusam iyi olacak. kalınız sağlıcakla..
(aman bi arı geldi nerdeyse konacktı çok korktum. ama kocamaaaandııı..
unutmadan yazının ana fikri ; hayvanları hep sevelim :))

tamam hayvanları seviyoruz dedim de...
karıncalara gerek yok hayatımda. burası ( gebze) karınca dolu. her hangi deliğe baksam hep bi karınca çıkıyor. banyoda çıkanlarla başettikten ve uzun zmana görmedikten sonra mutfaktan çıkmaya başladılar. e tabii ki daha kötü bi durum bu. ortada aman bişi bırakmaya gelmeyim hemen doluşuyorlar. ablamdan öğrendiğim takdiği uygulamaya başladım tabi. priil. karıncaları kaçıran yegane şey. pril :) kaçıran demiyelim aslında da. geçtikleri yere koyunca ordan geçemiyorlar. denemek için bi kaç karıncanın etrafından pril geçirdim. bi pril yuvarlığının içinde kaldılar uzun müddet. sonradan baktığımda ise intihar etmişleri gördüm. sıkılıp atlamışlar prilin üstüne. neyse.. bi uzun yolları vardı. bende en altına ki tezgaha geçişleri ordan oluyor prilledim. ve uzun müddet izledim. hiçbiri birbirine söylemiyor bi kere. ya da diğerleri inanmıyor bilmiyorum. biri geliyor koklar gibi yapıp kaçıyor. o anda bi üsür karıncanın yanıdnan geçiyor. hepsi tek tek gelip koklayıp kaçıyorlar. birde bi karınca bişi taşıyordu, tabii dümdüz yukarı çıkaarken baya zorlandı. geldi biri ona yardım etti resmen. görülmeye değerdi. her yanlarındna geçen o anlık bi el bile atıyorlar. baya girdim karıncaların içine gördüğünüz gibi.
sonra içeri gidip geri geldiğimde ise pril olmayan bi yerler bulmaya çalıştıklarını farkedip heryeri prilledim. en azından temizlik yapmış oluyorum :)
pril deyince...
geçenlerde bi çocuk programı vardı. ikiz anneleri konuşuyordu. kızının adını pırıl koymuş. çok garibime gitti. büyüdüğnde pril diyip dalga geçeceklerini düşündüm. bakın ben bile kaç zaman geçti aklıam yer etti. bu arada ikiz anneleri dedi ki; ikiz annesi olmak 2 çocuk büyütmek değil bazen 4 5 hatta 6 çocuk büyütmek gibi. mesela dedi; giyinme zamanı. birini giydirip hazırlarsınız. diğerini giydirirken giyinik olan çıkarır üstündekileri. ve bu böyle devam eder. çünkü o yaşlarında giyinip çıkarmak çok hoşlarına gider. Allah herkese hayırlısını versin. Tabii Allah kimseye taşıyamayacağı yükü de vermez bu da bi gerçek... halimize herzman şükr edelim hayatımıza mutlu mesut devam edelim...

Salı, Temmuz 8

canım blogum..
biliyosun zaten kocaman bi kişi idim. ve gün geçtikçe daha da kocaman bi kişi oluyor oluşum beni deli ediyor. aslında tabii ki bi yandan üzlüp bunalıma girerken farındayım herşeyin. çok güzel değişiklikler oluyor bende. ama ne biliym işte. insan az buçuk bunalıma girmeden de duramıyor. koskocaman bi insancık olmak zor olacak. ama işte dediğim gibi mutlu bi depresifim ben şu zamanlarda. tamam kocaman olabiirm ama çok güzel bişiyiz.
bebiş ve hamişlikle ilgfili bi dolu isteye girip çıkıyourm üye oluyorum daha da göreyim herşeyi bileyim diye. yararlı mı? belki. geçenlerde kitap almaya gittiğimde alayım diye bakıyorum ama içeriklerine baktığımda ınternette okuduğum çoğu şeyi görüyorum. ozaman da boşuna neden alayım deyip geri bırakıyorum. islamic kitaplar arıyorum,bişiler tavsiye edin bana. peygamberimiz çocuklara nasıl davranırdı ve peygamberimiz nasıl bi babaydı kitaplarını okuyoruz son zamanlarda. güzel kıssalar var. ders olacak. derslerimi alıyoruz çok şükür. tabi tam o kitabı okurken bi çocuk yanınızdaysa en şanslı çocuk o oluyor :) dondurmalar ısmarlanıyor ne yapsa yapma demeyip hehe ne güzel ıslattın beni falan deniyor :)ıslatmak diyince..
ben gebze sularında yüzüyorum şu aralar. su ve güneş iyi geliyor. bide kuş cıvıltıları tabi. insan huzr doluyor mutlu oluyor. buralrda milyonlarca malzeme varken hiiç fotoğraf çekemiyorum. çekmek istiyorum görüyorum hala. yani flickr ruhu hala içimde ama bi türlü elime alamıyorum makinayı. üzülüyorum. hele de flickrda görünce havuz kenarı fotolarını daha bi imreniyorum. ben de çekicem canım çekti :)
bugünlerde ki bi derdim şu ki...bi site var her hafta sorulara yanıt veriyosun ya da işte kayıt oluyosun muhtemelen kura ile birlerine hediye veriyorlar. hediyesinde değilim de .. çok imreniyorum böle şanslı tiplere. koskocaman 24 yaşında insan oldum hiç ama hiç bişi çıkmadı bana bugüne kadar. büyük şeylerde gözüm yok. hatta hediyesinde dğilim hakkaten. ama ne güzel bişi öle çıkması falan. neden bana çıkmıyorum ki. puf :( ben düzenlicem bi kura. hepsine kendi adımı yazıcam sonra. hıh...bide..
eslemlere gittiler. biz gidemedik gnee. çok istiyorudum çok özlemiştim ama olmadı. hele de yemekleri gördükten sonra daha ah vah ettim. bi daha yapalım da o muffinlerin tadına bakalım inşlh.

işte durum bu blog.

 
web analytics
nolmuş?